Son iki haftadır, İnception ve Leonardo di Caprio 'dan başka birşey konuşulmuyor.
Haftasonu, gün sayarak beklediğim filmi ben de seyrettim ve hayran kaldım, muhteşem bir senaryo ve her saniyesinde yerli yerine oturan bir puzzle. Bugün bu filmden bahsetmiycem ama keşke Christopher Nolan sürekli film yapsa da izlesek:)
Bugün Leonardo di Caprio'nun The Aviator (Göklerin Hakimi) filmini hatırlatmak istiyorum.
Filme geçmeden önce şunu da belirtmek istiyorum ki sevgili dergimiz Ajanda 'danın bu sayısında "Evde Dvd Keyfi " köşemde Leonardo di Caprio filmlerinden ve birazda özel yaşamıyla kariyerinden bahsettim.
Ayrıca yine dergimiz yazarlarından Akın Çetin ise Christopher Nolan ile ilgili harika bir inceleme yazısı hazırladı. Mutlaka okumanızı öneririm.
Yönetmen: Martin Scorsese
Oyuncular: Leonardo DiCaprio, Cate Blanchett
Gösterim Tarihi: 2004
Film, dünyanın sayılı zenginlerinden, 1905 doğumlu ünli havacı, mühendis, film yapımcısı ve yönetmen, Howard Hughes’in hayatını konu alıyor. Filmin açılışında Di Caprio’nun başarıyla canlandırdığı Hughes tutkuyla yapımcılığını yaptığı “Hells Angels” filmi için mali sınırları zorlayarak tüm Hollywood’un dikkatini çekmektedir. Savaş uçaklarının havadaki it dalaşını gerçekçi bir şekilde yansıtmaya çalışmakta ve hatta kendisi bile havada kamera arkasına geçmektedir.
Hughes aynı zamanda obsesiv kompulsive davranış bozukluğuna sahiptir, özellikle temizlik konusunda takıntılıdır. Katherine Hepburn ile olan ilişkisi sırasında onun desteğiyle bu takınılarını biraz bastırabilmektedir.
Film yapımcılığının yanısıra ticari yolcu taşıyan uçak yapımı şirketine de ortak olur. Bu arada Katherine Hepburn başka birine aşık olduğun söyleyerek Howard’dan ayrılır.
Howard, bir yandan uzun menzilli seyehatler yapabilecek uçak tasarımına yatırımlar yapmakta, bu tutkusu uğruna tüm birikimlerini harcamaktan geri kalmamakta bir yandan da o dönemin en güçlü havayolu şirketi Pan-Am ile psikolojik mücadele etmektedir.
Bu dönemde parasal ve zamansal olarak sıkıntılardan dolayı davranış bozuklukları baş göstermeye başlar. Özellkile, mikroplara karşı paranoyak lığı artar, bunun yanısıra konuşmalarında bazı kelimelere takılıp istem dışı tekrarlamalar yapmaktadır.
Film, Martin Scorses’nin yönetmenliğinde harika bir senaryo ile hem bir dönem filmi olarak havacılık ve film endüstrisinin gelişimini yansıtıyor, hem de o dönemin ünü zengininin güçlü yanlarından ziyade tutkularını, zayıf yanlarını ve kırılma noktasını ortaya koyuyor.
Leonardo di Caprio’nun bu karakteri canlandırıken özellikle duygusal değişim ve davranış bozukluklarını mükemmel derecede inandırıcıkla sergilediğini görebiliyoruz.
Film, 11dalda Oscar’a aday olurken 5 dalda ödül almıştır.